Yavuz Bülent Bakiler – En Sevilen 3 Şiir

Sivaslı Üstad Yavuz Bülent Bakilerin en çok bilinen 3 şiirini sizler için derledik. Bundan sonra şairlerimizin tanıtımına daha çok yer vereceğiz inşallah, iyi seyirler 🙂


1.Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin

Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sevdasın
İpekten kanatlarla

Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun
En serin imbatlarda
Adını yazıyorum
Bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla

Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle
Öldür bendeki beni
Sonra dirilt kendinle
Çarpsam kara sevdayı
En azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı
Anlarsın kemendinle


Kaç defa çıkıp gittim
Buralardan yeminle
Ama her defasında
Geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür
Nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle

Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Bazen kız kardeşimsin
Bazen öp öz annemsin
Sultanımsın susunca
Konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim
Burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran
Sonsuzluk dairemsin

Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin

2. Sen Sen Sen

Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter

Huzur ellerinin güzelliğidir
Gözlerin karşımda mutluluk denizi
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter


Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm
Bende sabır sende naz
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter

Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün
Sende karar kıldığını
Ve içimin şerha şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek
Eğilsen yeter


3. Anadolu

Ben Anadoluyum
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç

Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç

Hastalarım vardı ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç

Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç…

Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç


En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç

Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç

Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç

Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç

Ben Anadoluyum, acılı, mahzun
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç

Bir yanıt yazın